Murat Dağı’nda kurulmak istenen ve kentte bazı grupların karşı olduğu altın madeni projesinin Murat Dağı’nın küçük bir bölümünü kapsadığını kaydeden Cemal Sefer, gazetemize yaptığı açıklamada, “Murat Dağı’nda siyanürle cevherin ayrıştırılması için başka bir saha kullanılacak. Maden mühendisleri, burada siyanür liçiyle işlem yapılmasını doğru bulmuyoruz. Cevheri bünyesinde barındıran toprağın başka bir sahada siyanürle işlemesinde her hangi bir sıkıntı yok. Murat Dağı’nda altın varsa işlenmeli ve ekonomiye kazandırılmalı. Zaten Murat Dağı’nda hali hazırda çalışan madenler de var. Bu bakımdan Murat Dağı’yla ilgili konu çevrecilikten çok siyasi emellerden dolayı abartılmaktadır” dedi.

SİYANÜR PAHALI OLDUĞU İÇİN TOPRAĞA ATILAN BİR MALZEME DEĞİL

Altının siyanürle ayrıştırılma işleminin Avrupa ve Kanada gibi ülkelerde de yapıldığını belirten Cemal Sefer, söz konusu malzemenin pahalı olduğunu ve toprağa olduğu gibi bırakılmadığını kaydetti. Çevrecilerin en sık kullandığını tepkinin siyanür noktasında olduğunu belirten Cemal Sefer, şu ifadeleri kullandı: “Siyanürle ilgili yanlış algılar ve düşünceler var. Altın madenciliğinde kullanılan siyanür, ucuza temin edilen bir ürün değil. Siyanürün de ciddi bir maliyeti var ve öyle bazı kişilerin düşündüğü gibi olduğu gibi toprağa atılmıyor. Tıpkı kızartma yağı gibi 6 ila 7 defa kullanılıyor ve toprağa da olduğu gibi bırakılmıyor. Membran sistemiyle toprakla teması engelleniyor. Sizin haberlerinizde çukur olarak bahsettiğiniz siyanür liçi sahası da 200 metrelik bir alan. Maden projesi tamamlandığında, bu alanlar değerlendirilir. İleriki yıllarda, bu sahaların gölet veya baraj olma ihtimali de var”.  Cemal Sefer, Türkiye’nin altın ithal eden bir ülke olduğunu ve çıkan cevher sayesinde dış ticaret açığının da kapandığını vurguladı.

DENETİMLİ MADENCİLİK, TÜRKİYE’YE KAYBETTİRMEZ, KAZANDIRIR

Madenciliğin denetimlere tabi olduğunu ve zaman zaman yaşanan kötü olayların şirketlerin hataları olduğunu belirten Cemal Sefer, şöyle dedi: “Bazı madenlerde sıkıntılı durumlar oldu ve bunları görmezden gelmemiz de mümkün değil. Madenlerin belirli çalışma prensipleri var ve bunlar bilimsel sınırlarla çizilmiş durumda. Tabii bazı işletmelerin bilimi bir kenara bırakıp, paraya odaklanması sanki bütün madenler kötü gibi bir algıya da yol açıyor. Bazı sorunlu madenlerde devlet müdahalesiyle yönetimler değiştiğinde işlerin düzeldiğine de şahit oluyoruz. Denetimli madencilik, Türkiye’ye kaybettirmez, kazandırır. Maden faaliyetlerini sadece altın madenciliği olarak düşünmeyin. Kömür, bakır, nikel, bor, krom ve hayatın bir çok alanında kullanılan cevherler, madenlerden çıkıyor. Madenciliğin bitmesi, medeniyetin bitmesi gibi bir durumdur. Bugün bakır olmasa elektrikli hiçbir araç ve gereci kullanamazsınız. Sadece bu örnekten dahi madenlerin ne kadar gerekli olduğunu anlayabiliriz”.

Banaz'da sobadan sızan gaz, Mehmet Ali Aslan'ın ölümüne neden oldu Banaz'da sobadan sızan gaz, Mehmet Ali Aslan'ın ölümüne neden oldu

MADEN MÜHENDİSLERİ GÜNLERİNİ DAĞLARDA GEÇİRİYOR

Maden mühendisliği mesleği hakkında da değerlendirmeler yapan Cemal Sefer, “Maden mühendisleri, sahada bir fiil çalışıyorlar. Günlerce dağlarda çalışan arkadaşlarımız var. TÜPRAG’da çalışan maden mühendisleri günlük servis ve benzeri imkanlardan dolayı akşamları evlerine gelebiliyor. Fakat bazı madenler şehir merkezine uzak olduğu için barakada kalan arkadaşlarımız da bulunuyor. Dağlarda toplum için çalışan bir meslek grubuyuz ve işimizi severek yapıyoruz. Toplum adına çalışmalarımıza da devam edeceğiz” diye konuştu.

Editör: Ali ARASLI