170 aktivistle beraber Küresel İklim değişikliği günü için bir açıklama yapan ESÇEVDER, önemli konulara değindi. Uşak, İzmir, Aydın, Eskişehir ve Kütahya başta olmak üzere bir çok ilde yaşanan kuraklığa vurgu yapıldı. Türkiye'de ve bölgemizde olağan üstü değişimler olduğuna vurgu yapılan açıklama "Böyle gelmiş böyle gider" mantığının sonunu gösteriyor.
Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği, 4 Kasım İklim Değişikliği günü nedeniyle bir açıklama yaptı. 170’in üzerinde iklim aktivistiyle bir araya gelen ESÇEVDER, İklim İçin Güç Ve Küresel Eylem Günü için bir bildiri yayınladı.
ESÇEVDER Başkanı Sadık Yurtman tarafından paylaşılan bildiride, dünyanın küresel bazda olağanüstü dönemden geçtiği vurgulandı.
Küresel adaletsizliklerin yaşandığı bir döneme vurgu yapılan açıklamada, yerel konulara da yer verildi.
Her yaz çıkan orman yangınlarına ilaveten ani bastıran yağışlara dikkat çeken ESÇEDER, kuraklığın da eşzamanlı geliştiğini aktardı. Uşak, Eskişehir, Samsun, Ankara ve bir çok ilde gerçekleşen sel felaketlerine vurgu yapan ESÇEVDER, şu uyarılarda bulundu:
“Üstelik nefes alamayan bir tek bizler değiliz, evimiz yeryüzümüz hasta. Ekonomik büyümeyi el üzerinde tutan sistemimiz yeryüzünü her geçen gün daha da hasta ediyor. Her yaz yaşadığımız kontrol edilemeyen orman yangınları var. Kuraklık, sıcak dalgaları, aniden bastıran yağışlar, şehirlerimizde sele neden oluyor.
Porsuk Çayı’nın zaman zaman kurumaya yüz tutması sorunlarımızın başında geliyor. Sakarya Nehri’nin debisinin son zamanlarda azalması da ciddi bir sıkıntı. Seyitgazi ilçemizde de olduğu gibi ülkenin birçok yerinde yaşadığımız sel felaketleri hala yaşanabilir.
Sivrihisar’da ve ülkenin başka birçok yerinde çok sayıda obruklar oluşması da ciddi bir tehdittir. Sıcaklıkların her zaman mevsim normalleri üzerinde seyretmesi, tüm vatandaşların dikkatindedir”.
Endüstrileşmenin doğayı tüketmeye dayalı bir modele dönüştüğünü bildiren ESÇEVDER, şu önerileri sıraladı:
“Karlarına kar katmaya devam eden şirketler var. “Böyle gelmiş böyle gider” diyerek yangına körükle gidiyorlar.
Küresel fosil yakıt şirketleri 2022’de 4 TRİLYON doların üzerinde gelire ulaştı.
Sadece 2023 yılının ilk çeyreğinde dört büyük petrol şirketinin kazancı 33 Milyar Doların üzerinde. Bu parayla yenilenebilir elektrik enerjisi teknolojisi geliştirilir. 700 milyon elektriksiz hanenin 50 milyonu kurtulur. İçinde bulunduğumuz krizi çözmek için tek bir yanıt olmadığının farkındayız. İyi haber ne yapmamız gerektiğini biliyor olduğumuzdur. En önemlisi 2030 yılına kadar karbondioksit salımlarını %48 azaltmamız gerekiyor.
Türkiye’de elektriğin en büyük üretim kaynağı halen iklim krizinin baş failleri kömür ve gaz. Payları sırayla %35 ve %25.
Bununla birlikte kömürlü termik santraller geçtiğimiz 55 yıl içerisinde 196 bin 91 erken ölüme yol açtı. Ve yaklaşık 5 trilyon TL’lik sağlık maliyetine sebep oldu.
Türkiye’de 20 bin 331 megavat kurulu güce sahip 68 kömürlü termik santral bulunmakta. Bu santrallerin 16’sı ithal kömürle çalışıyor ve yaklaşık 9 bin megavat kurulu güce sahipler. Kömürlü termik santrallere verilen teşvikleri yok saysak bile bu durum kömürün bütçeye ciddi bir yük getirdiğini gösteriyor.
-
Yapılan araştırmalar Türkiye’nin 2030’a kadar kademeli olarak kömürden çıkışı gerçekleştirebileceğini söylüyor. İhtiyacımız olan ise bugünden başlayarak politikalar geliştirmeye başlamak ve adil bir enerji dönüşümünü sağlamak.
-
Yenilenebilir enerjiye daha çok önem verilmesi gerekiyor.
-
Tüm bunların yanında Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi hızla gelişmekte. Ancak şirketlerin tekelinde olan bu süreç demokratik bir enerji dönüşümünün de önünü kapıyor. Güneş potansiyeli olan ülkemizde topluluk odaklı yenilenebilir enerji çözümleri geliştirilebilir.
-
Kanunda olmayan yenilenebilir enerji kooperatiflerinin önü açılabilir.
Herkesi,
Fosil yakıtların olmadığı bir dünyaya,
Adil, demokratik enerji dönüşümüne,
İklim için güç vermeye davet ediyoruz.
Editör: Ali ARASLI