Uşak Belediye İşhanı’nın tartışmalı başlayan ve bir kişinin hayatına mal olan yıkımı devam ediyor. Uşak Belediye İşhanı’nın yıkım faaliyetleri ağır aksak işlerken, binanın Ulu Camii’nin karşısında bulunan kısmı yıkıldı ve şu anda molozların temizliği aşamasına geçildi. Binanın yıkılmasıyla birlikte, tarihi Ulu Camii’nin de yüzü arka sokaklardan görünür hale geldi.
UŞAK BELEDİYE İŞHANI’NIN KOMPLE YIKILMASIYLA BURMA CAMİ VE ULU CAMİ ORTAYA ÇIKACAK
Uşak Belediye İşhanı, yapıldığında 1980’lerde tamamlandı ve kentte ciddi anlamda bir görüntü kirliliğini de beraberinde getirdi. İmar planı düşünmeksizin yapılan Uşak Belediye İşhanı, aynı zamanda Cumhuriyet Caddesi’ni de adeta yok ederek, sokak haline getirdi. Uşak Belediye İşhanı, bazı işletmelere kolaylık sağlarken, hayatı da bir o kadar zorlaştırdı. Uşak Belediye İşhanı’nın yapımıyla birlikte Ulu Camii adeta kentin içinde gömülür hale gelirken, Burma Camii’nin ve yanı başındaki sokakta bulunan Hamzalar Konağı ve diğer tarihi evlerin de önü tıkandı. Fakat Belediye İşhanı’nın sadece yarısının yıkılacak olması da adaletsiz bir durumu beraberinde getiriyor. Uşak Belediyesi’nin binayı yıkacaksa temelli yıkması gerektiği de daha önce defalarca yazıldı ve çizildi.
EVLİYA ÇELEBİ, UŞAK ULU CAMİİ İÇİN NELER DEDİ?
Uşak Ulu Camii’nin yapımı Kütahya’nın bir dönem merkez olarak kullanıldığı Germiyanoğulları Beyliği dönemine uzanır. Uşak Ulu Caminin kapısında yer alan kitabeye göre yapı, 1419 yılında Germiyanoğulları hükümdarı Süleyman Şah’ın oğlu Yakup Bey döneminde, Mehmet bin Hasan bin Kavşit tarafından inşa edildi ve su sistemi de bu dönemde kuruldu.
Ancak bu kitabenin camiye ait olmadığı ve Uşak Ulu Caminin kuzey avlusundaki bir çeşmeye ait olduğu ve sonradan camiye taşındığı da ifade ediliyor.
Ünlü seyyah Evliya Çelebi, Uşak Ulu Camii için şu ifadeleri kullandı:
“Cümle çarşı içinde cemaatı firavanlı Ulu Cami, kâgir kubbe ve kâgir minarelidir. Amma kubbesi tahtalar ile mesturdur.”
Bu ifadelere göre Evliya Çelebi, Uşak Ulu Camii’ni çarşının merkezinde yer alan, kalabalık cemaatiyle dikkat çeken önemli bir ibadet yeri olarak tanımlar. Caminin mimarisine de değinen Çelebi, yapının taş kubbeye ve taş minareye sahip olduğunu belirtir ve kubbenin üzerinin ahşapla kaplı olduğunu, yani dışarıdan taş kubbe görünümüne rağmen üstünün tahta ile örtüldüğünü ifade eder. Bu anlatım, caminin hem dönemin mimari özelliklerini yansıtmasını hem de halk arasında ne kadar rağbet gördüğünü ortaya koyar.
