Eğitim-Bir-Sen Uşak Şube Başkanı Bilal Kara, son zamların ardından, memura seyyanen zammın şart olduğunu söyledi. Memurun geçim derdine düştüğünü belirten Bilal Kara son açıklanan enflasyon rakamlarının ‘evdeki hesabın çarşıya uymadığının bir göstergesi’ olduğunu söyledi. Memurun alım gücünün düştüğünü belirten Bilal Kara, mutabakatsızlıkla sonuçlanan 5. Dönem Toplu Sözleşmesi’nde Kamu İşvereni ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından 2021 yılı için yüzde 3+3 zam verildiğini hatırlatarak, “Bugün açıklanan 1,94’lük Haziran ayı enflasyon oranıyla 2021 yılı ilk altı aylık enflasyon farkı 5,45 olmuş, böylelikle 1 Temmuz 2021 itibarıyla yüzde 8,45’lik bir artış olmuştur. Bu, zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır. Hiçbir gerçeği ıskalamadan, özellikle enflasyon üzerinden yaşanan gelir kayıplarının tazmini noktasında hem sesimizi hem de sözümüzü bu meydandan ve diğer 80 ilimizden yükseltiyoruz. 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin arefesinde, bugün açıklanan enflasyon rakamları, deyim yerindeyse evdeki hesabın çarşıya uymadığını bir kere daha tescil etmiştir. Son 18 aylık enflasyon rakamlarına bakıldığı zaman, hedeflenen enflasyonun 3 katı, maaş ve ücretlere yapılan artışın ise tam 2 katından fazla oranda bir sapma olduğu görülecektir. Böylesi büyük bir sapma, hedeflenen enflasyon üzerinden ücretlendirme politikasının yanlışlığını ortaya koymuyor mu?” diye sordu. Hayali enflasyon hedefleri üzerinden değil, gerçekler üzerinden artışların yapılması gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Artık enflasyon oranı bazlı güncelleme/yeniden değerleme katsayı uygulaması yerine büyümenin yansıtıldığı, refah payının kamu görevlilerine aktarıldığı adil bir sistemin kuruluş startını hep birlikte verelim. Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür. Her şeye zam yapılırken memurun seyretmesi beklenemez. Biz, en düşük devlet memuru maaşının yüzde 10’undan az olmamak üzere seyyanen zam talebini her zemin ve şartta dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz” dedi. Olmayan bir kaynaktan artış istemediklerini kaydeden Kara, “Var olan ve kamu görevlilerinden sakınılan bir kaynaktan payımız olanın, hakkımız olanın verilmesini istiyoruz. Evet, Türkiye’nin ekonomisi büyüyor, ihracatta tüm zamanların rekoru kırılıyor fakat birçok kesimin haklı olarak tepki gösterdiği şekilde Türkiye’nin büyümesinden sadece yüksek gelirli kesim, büyük sermaye ve finans sektörü pay alıyor. Büyümenin ürettiği kaynağı, bu kesimler kendi arasında paylaşıyor. Ne yazık ki, gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Türkiye ekonomisi büyüyor fakat memurlar büyümüyor” şeklinde konuştu. Kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları söz konusu olduğunda “mali disiplin”, “bütçe imkânları” ve “tasarruf tedbirleri” başta olmak üzere çeşitli bahaneler üretildiğini belirten Kara, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hâl böyle iken, sermaye ve finans kesimi için teşvik paketleri, vergi afları çıkarılıyor. Bunun bir sosyal maliyetinin olacağını herkesin düşünmesi gerekmiyor mu?” Kara, taleplerini şöyle sıraladı: “Ücretlere yapılacak artışın dışında, Türkiye’nin büyümesinde ve gelişmesinde en çok katkıya sahip olan kamu görevlilerine refahtan pay istiyoruz. Kamu görevlilerine, enflasyon kaynaklı yaşanan ekonomik kayıpların telafisi için en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10’u kadar seyyanen zam yapılmasını, en düşük devlet memuru maaşının da yükseltilmesini istiyoruz. Kamuda asli istihdamın kadrolu olmasını ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın kaldırılarak, personelin Genel İdare Hizmetleri Sınıfı’na geçirilmesini istiyoruz. Siyasi iradenin 3600 ek gösterge vaadinin sınıf ve unvan ayrımı yapılmaksızın yerine getirilmesini istiyoruz. Aile yardımının artırılmasını ve emeklilere de ödenmesini istiyoruz. Memurlara da Dini Bayram İkramiyesi ödenmesini istiyoruz. Ek ödeme oranlarında artış istiyoruz.Derece-kademe sınırlandırılmasının kaldırılmasını istiyoruz. Temel insan haklarından olan grev ve siyaset hakkının verilmesini istiyoruz.”