TBMM Bebek Ölümlerini ve Özel Sağlık Kuruluşlarını Araştırma Komisyonu, Sosyal Güvenlik Müfettişleri Derneği, Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği ile Türk Yoğun Bakım Derneği yetkililerini dinledi.
Bazı Özel Sağlık Kuruluşlarında Yaşanan Bebek Ölümlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılması, Özel Sağlık Kuruluşlarının Yenidoğan, Çocuk, Engelli ve Yaşlılarla İlgili Bakım Servislerindeki Uygulamalarının ve Mevzuatın İncelenerek Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, Komisyon Başkanvekili ve AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş başkanlığında toplandı.
Güneş, sunumlardan önce milletvekillerine söz verdi.

Ismail33

MÜFETTİŞLER GÖREV BAŞINDA TEHDİT EDİLİYOR, YAPAY ZEKAYLA DENETİM MEKANİZMASI GÜÇLENDİRİLEBİLİR

Sosyal Güvenlik Müfettişleri Derneği Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi Ayşe Özer Ulu, sağlık denetimi ve müfettişlerin meslek alanında yaşadığı sorunlar ile çözüm önerileri hakkında sunum yaptı.
Ulu, "Sağlık hizmetlerinde yolsuzluk nedenlerinden biri olarak özel sağlık sektörünün payının artmasını görebiliriz. Performansa dayalı ek ödeme sistemi, hem kamuda hem özelde niceliğin niteliğin önüne geçmesine sebep olmuştur." dedi.
Bir sorunu da "sağlık hukukunun tesis edilmemiş olması" şeklinde nitelendiren Ulu, "Bu alandaki mevzuatın bulanıklığı da yolsuzlukların artmasına neden oluyor. Sağlık hizmetlerinde yolsuzluk yapıldığı zaman geri ödeme kurumu da bir refleks olarak kendini korumak amacıyla daha sıkı geri ödeme kararları almak durumunda kalıyor. Bu, zaman zaman hasta mağduriyetlerine de yol açabilir. Bu nedenle önleyici denetim elzemdir." diye konuştu.
Teftiş Başkanlığında hekim müfettiş olmadığını, hekim müfettiş yardımcısı kadroları açıldığını ancak mevcut özlük hakları ve çalışma koşulları nedeniyle sağlık personeli tarafından bu kadroların tercih edilmediğini anlatan Ulu, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında 470 boş kadro bulunduğunu söyledi.
Sağlık alanındaki kanunların çok eski tarihlerde düzenlendiğini ve günün koşullarına uyarlanmaktan uzak kalan metinler olduğunu dile getiren Ulu, "Sağlık hukukunun olmaması, sağlık alanındaki incelemelerde hala Borçlar Kanunu hükümlerine göre yaptırım uygulanması sonucunu doğuruyor. Özel hastaneler ile SGK arasında imzalanan sözleşmedeki yaptırımların da caydırıcı olmaması, sözleşme feshinin imkansız kılınmış olması, mevzuatın sağlık denetimi açısından bir erken uyarı sistemi kurulmasına imkan vermeyen yapıda olması da mevcut sorunlarımız arasında." ifadelerini kullandı.

Ismail11
Ulu, Sağlık Bakanlığıyla koordinasyon çerçevesinde özel sağlık hizmeti sunucularında taşeronlaşmaya izin verilmemesi gerektiğini belirterek, "Yapay zekanın denetim süreçlerinde aktif kullanılmasıyla müfettişler tarafından ön denetim yapılarak riskli alanların ve konuların belirlenmesi, bunların her birine bir risk puanı atanarak fazla riske sahip olan konularda yoğunlaşılması denetim ve kontrol sisteminin daha verimli bir şekilde çalışmasını sağlayabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Ulu, "Müfettişin sınırlı yetkisi neye sebep oluyor, bu işleri engelliyor mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Müfettişin de görev başında tehdit edilmesi, takip edilmesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Gittiğiniz taşrada bir yerde ifade alıyorsunuz, odanızda ifade aldığınız şahısla baş başasınız ve sizi tehdit ediyor; odanızda kamera sistemi yok. Çeteleşmiş oluşumlarla ilgili bir soruşturma yaparken bu çok sıklıkla karşılaştığınız bir şey. Bu nedenle bu yetkilerin tekrar değerlendirilmesi gerektiğinden bahsettim."

Ismail22

Sadece Uşak, Manisa ve Kütahya'dan Değil; ABD, Kanada ve Almanya'dan Da Hasta Çekiyor Sadece Uşak, Manisa ve Kütahya'dan Değil; ABD, Kanada ve Almanya'dan Da Hasta Çekiyor

DENETİMLER HABERSİZ VE ÖĞRETİCİ NİTELİLE OLMALI VE KURUMLARI GELİŞTİRMELİ


Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Banu Katran, sunumunda, Türkiye'de 2023 yılında 100 bin kişiye düşen hemşire ve ebe sayısının 361 olduğunu belirtti.
Tebliğe göre özellikle üçüncü basamak bir yoğun bakım ünitesinde 2 hasta için bir hemşire oranının söz konusu olması gerektiğini ifade eden Katran, anestezi teknikeri, paramedik ve ATT gibi hemşire dışı meslek grubundan kişilerin de bu ünitelerde çalıştırıldığını bildiklerini anlattı.
Katran, Sağlık Bakanlığının 2023 yılı verilere göre, hemşire sayısının Sağlık Bakanlığında yaklaşık 177 bin, üniversitelerde 36 bin ve özelde 33 bin olduğunu söyleyerek, "Özellikle özel sektörde sadece üçüncü basamak yenidoğan yoğun bakım ve çocuk yoğun bakım ünitesi yatak sayısı 895 bin 680. 895 bin 680'i özel sektörde yenidoğan yoğun bakım ama toplam çalışan özel sektörde 33 bin 645. Bu da demek oluyor ki yoğun bakım ünitelerinde ya hemşire çalışmıyor ya da sayıca çok az bir hemşireyle fazla mesai yaptırılarak, ciddi eksiklerle çalışma gerçekleştiriliyor ne yazık ki." diye konuştu.
Lisans mezunu hemşirelerin, yoğun bakım ünitelerinde 22 bin-25 bin lira bandında maaşla işe başladıklarını aktaran Katran, "Herkesin hak ettiği noktada bir kazancı olmasını talep ediyoruz. Özellikle devlette destek personel, hemşire kadar maaş alıyor. Dolayısıyla bu işe aidiyet açısından da son derece risk teşkil ediyor." ifadelerini kullandı.
Banu Katran, tüm yoğun bakım ünitelerinin asgari donanım, personel ve hizmet standartlarına ilişkin denetimlerin, ancak şikayet olduğunda SGK tarafından yapılabildiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Denetimlerin habersiz ve nitelikli kişiler tarafından uygun şekilde yapılması gerekiyor. Ceza niteliğinden çok öğretici, geliştirici nitelikte olması; denetimlerinin şeffaf ve gerçeği yansıtan bir şekilde değerlendirilmesi; fiziksel, donanımsal eksikliklerin özellikle dikkatle tespit edilmesi; bağımsız ve ani denetimlerle sürdürülebilirliğin denetlenmesi elzemdir.
Bir organize suç veya kötüye kullanım durumu söz konusu olduğunda hemşirelerin bu tür ihlalleri fark etmesi, hemen bildirmesi ve uygun adımlar atması hayati önem taşıyor. Hemşireler hastaların bakımlarını yönetirken ekip içi iletişimde açık ve dürüst olmalı, hiçbir şekilde hastaların zarar görmesine sebep olacak davranışlarda bulunmamalıdır. Ekip çalışması yoğun bakım üniteleri için son derece elzemdir. Ekibin birbirini tanıması, aynı ortak dili konuşması son derece elzemdir. Ekipte hekim ve hemşirelerin, özellikle dış nöbetlerle yürütülen, özel sağlık sektöründe bunu daha sık görüyoruz, nöbetlerin farklı farklı kişiler tarafından yürütülmesi ortak dilin konuşulmasında ciddi açıklara sebep olacaktır ve bu da özellikle bu tarz çeteleşmelerin önüne geçmek konusunda aslında bizim önümüzdeki bir engeldir."

MEZUN OLDUKTAN SONRA SAÇ EKİMİ YAPMAK DAHA CAZİP GELİYOR


Özel üniversitelerin hemşirelik eğitimi verilmesine ilişkin kadrolarında, hemşirelik dışı mesleklerden akademisyenler bulunduğuna dikkati çeken Katran, "'Hemşireyi, hemşire eğitir.' Etik yaklaşımlar açısından hemşireler daha mesleklerine başlamamışken, daha dikkatli bir özen gösterebilecekleri şekilde eğitmemiz anlamına gelir. Hem fazla mesai çalışıp hem daha az ücret alarak, çalışma hayatını gece sürdürecek olan bir çalışanı, 22 bin liraya çalıştırmak çok da mümkün olmuyor. O yüzden mesela benim öğrencilerim şunu söylüyorlar: 'Hocam biz saç ekimi yapmak istiyoruz. Yönetmelik çıktı, saç ekimini hemşireler ve anestezi teknikerleri yapabiliyor. Biz bu konuyla ilgili nereden eğitim alabiliriz?' Yani mezun olacak, diplomasını alacak ve gidip bir yerde saç ekimi yaparak para kazanmanın yollarına bakıyor." şeklinde konuştu.

"HASTALARIMIZLA YILLARDIR KURDUĞUMUZ BAĞI KAYBEDİYORUZ"


Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku ise yoğun bakımların akılcı bir şekilde kullanılmadığını söyleyerek, "Ümitsiz ya da yoğun bakım tedavisi kapsamı dışında tedavi alması gereken hastaların hizmet alabileceği ara kademeler, ara basamak yoğun bakımlar, hospis, palyatif bakım gibi farklı bakım üniteleri lazım ki gerçek yoğun bakımlar hak ettiği hastalarla uğraşabilsinler." ifadelerini kullandı.
"Yenidoğan çetesi" nedeniyle çok üzgün ve kızgın olduklarını anlatan Prof. Dr. Utku, "Bir hekim olarak, bir insan olarak asla kabul edemeyeceğimiz şeyleri duyuyoruz, izliyoruz. Tamamen kriminal bir şey. Kızgınız çünkü hastalarımızla yıllardır kurduğumuz güvenli bağı kaybediyoruz. Her gün bir sorun yaşıyoruz, her gün bize aynı bakışla bakıyor insanlar 'Acaba bunlar da mı onlardan?' diye. Bu, bir meslek için yapılacak en büyük kötülük. Ben o yüzden, bu işe gerçekten katılan bir hekim varsa mesleğim adına hakkımı helal etmiyorum." diye konuştu.

Kaynak: ANADOLU AJANSI