Hafta içinde, Halk Konutlarına kurulan pazaryerinin yanı başına inşa edilen benzinlikle ilgili bir haber yayınladık.
Haber için fotoğrafları çektiğim sırada, buradaki bir çalışana, neyin inşa edildiğini sordum.
Aldığım cevap doğru ve düşündürücüydü:
“-Benzinlik yapıyoruz, bize kimseyle muhatap olmamamız söylendi”…
Tabii paranın yüzü çok sıcak ve her yerde sözü geçiyor.
Parayı bastığınızda, konut alanını benzinliğe çevirebiliyorsunuz. Hem de mevzuata uygun bir şekilde.
Haberin ardından bazı ilgili arkadaşlarla konuştum ve burası için bir avukat kanalıyla bölgede yaşayan bir vatandaşın şikayetçi olduğunu da öğrendim. Şikayette bulunan avukat tarafından bu bilgi verildi.
Daha önce İstasyonun bulunduğu bölgeye (Eski UMPAŞ Market) yapılan benzinlikte de benzer tepkilerin olduğunu ve buna rağmen halen faal olarak işlediği ister istemez dile getirildi.
Yine inşaatı devam eden benzinliğin konutlara yakın mesafede olması da en çok dikkat çeken nokta.
Kanyon Sitesi’nin hemen yanı başına denk gelen bu alanla ilgili yetkililere de durumu ilettim.
Aldığım cevapta konunun mevzuata uygun bir şekilde ele alındığı ve her şeyin nizami olduğu ifade edildi.
Türkiye’de bazen işler mevzuata, bazen de mevzuat işlere göre şekil alabiliyor. Ben burada mevzuata değil, ‘göz var nizam var’a bakıyorum.
İstediği kadar mevzuata uygun olsun, bana göre burada benzinlik inşa edilmesi pek sağlıklı durmuyor.
Burada olası bir patlama durumunda konutlar zarar görebilir. (Aynı hata sanayi içindeki tanınmış, inşaat ve maden işlerinin de yapıldığı başka bir benzinlik için de geçerli)…
Bu istasyonlarda yanıcı ve patlayıcı olarak görülen benzin ve LPG satılıyor. Olası bir patlamada konutları geçtim pazaryerindeki vatandaşlar da risk altına girebilir.
Fakat benim burada bunları dile getirmem bir şeyi değiştirir mi? Hayır… Çünkü adamlar parayı ödemiş ve imarda gerekli düzenlemeyi yaptırmışlar. Yani her şey mevzuata uygun…
Tabii bu tür işlere olur veren ve soyunanların genel düşüncesi, “Hiçbir şey olmaz”. Benim gibilere de bakış açısı “İt ürür kervan yürür” anlayışında.
Ben bu her 2 anlayışta olan, arkadaşlara 5 Temmuz 2003’te, Ankara’nın İncesu semtinde meydana gelen olayı kısaca hatırlatmak istiyorum. Burada konutlara yakın mesafeye yapılan akaryakıt istasyonu patlamış ve 6 kişi hayatını kaybetmiş, 100’den fazla vatandaş da yararlanmıştı. Hatta o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan da programını yarıda kesip olay yerine koşmuş ve durumu yerinde incelemişti. Hatta akaryakıt istasyonunun üstünde bulunan ve düğün salonu olan binanın yanması da tartışmalara yol açmış ve sorumlular4’e yıl hapis ve o dönemde 346’şar bin para cezası almıştı.
Umarım bu tür bir olay yaşanmaz. Ama olası bir sıkıntıda bu plana imza atanlar, olur verenler ve buraya çalışma ruhsatı verecek olanların (daha önceki tartışmalı benzinliklere imza atanlar da dahil) hiçbiri bunun hesabını ödeyemezler.
Kanun önünde haklı çıksalar dahi vicdanlarda yine ceza alırlar.
Bu yüzden bir kez daha bu işe olur verenlerin vicdanlarına seslenme gereği duydum.
Bir şey değişmez biliyorum ama söylemeden de olmaz.
İşin garip tarafı bu muhalefette de bir numara yok. Hepsi 14 ve 28 Mayıs seçimlerindeki hezimet nedeniyle travma yaşıyorlar ve bir türlü bundan çıkamadılar. Bazıları da küçük olsun benim olsun anlayışıyla alan kapma peşinde.
Bir tanesi de çıkıp “Böyle olmaz kardeşim” diyemiyor.
Gerçi vatandaşın derdi benzinlik değil ki, 3 haneye doğru giden benzin ve mazot!
SEVGİYLE KALIN…
ALİ ARASLI//