Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğrencilerine TÜBİTAK 2209-A ve TEKNOFEST Eğitimi Verildi Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğrencilerine TÜBİTAK 2209-A ve TEKNOFEST Eğitimi Verildi
Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Ömer Karahan, dikkat çeken bir video yaptı. Bir yayın yapan Prof. Dr. Ömer Karahan, üniversitedeki bir yöneticiye isim vermeden çattı.
Uşak Üniversitesi’ndeki yöneticinin ikinci kez atandığını ve kendini başarılı saydığını belirten Karahan, şöyle söyledi:
“Muazzam bir kibir, kimseyi beğenmez ve narsisttir”…
“Üniversitelerimizde başarılı sayılan yöneticilerin bazı özelliklerini incelersek. Hangi kriterlere göre atandıklarını tespit etmek gerek.
Beni başarılı buldular ki tekrar atıyorlar diyenler var. Bunu incelerseniz, muazzam bir kibir, kimseyi beğenmez ve narsisttir. İnsanlara kıymet veriyor gibi görünüp kıymet vermeyen bir yapı var.
Randevu almak isteyen insanlara randevu vermiyor. Bir öğretim yılı boyunca randevusuna yanıt verilmeyenler var. Öğrenciyle Bir araya gelmekten korkar. Kendini çok beğendiği için eleştiriye tahammülü yok.”
ömer karahan
“Tıp fakültesi 6 yılda 5 dekan gördü, 3’üncüsü matematikçi”
“Öğretim üyeleriyle bir araya geldiğinde, dilek ve temenniler için hayır der. Maksat bir araya gelip yemek yemekten ibaret der. Sonra Üniversitenin web sayfasında bir araya geldik der. Öğretim üyelerinden resmimizi kaldırın diye tepki alır. Sonra çıkar, öğrenci ve öğretim üyeleriyle iç içeyiz diye övünür. Bilimsellik yönünden aman ha, çıta yüksek olsun der. Atanma kriterleri koyarlar. Ama öbür taraftan bazı çevrelerden gelen telkinle lanse edilen öğretim üyesine sıra gelince iş değişir.
Bazen öyle bir şey oluyor ki, kendisine bağlı birimlerin başını koparıyor. Fabrika ayarlarını bozuyor. Yeni kurulan tıp fakültesi 6’ıncı senede 5 dekan görüyor. 3’üncüsü matematikçi oluyor. Ne alaka diye sorulunca öğrencilerle papaz oluyor. Fakültenin öğrencileri kendini eleştirdi, itiraz etti diye 1 tek kare resim koyamıyor.
ömer karahan1
Prof. Dr. Ömer Karahan, şöyle devam etti:
-Efendim öğrenciye sevginizi vereceksiniz diyor.
Fakat kendisinin sevdiği bir Allah’ın kulu yok. Bir kişiye sevgiyle yaklaştığı söz konusu değil. Geldiği ekipten kimse yanında değil. Beyefendi kendini müstesna görüyor ve sevgiden ve saygıdan bahsediyor. Hiçbir şeyin muhasebesini yapmıyor. Hesap ve kitap adamı diye geçiniyor.
Bütün kadroları tıp yutuyor diye diğer fakültelere elaman veriyor. Tıp fakültesinin mahvediyor… Ben olmasaydım tıpta daha mı iyi daha mı kötü olur diye muhasebe yapmıyor. Akademik kurulları çalıştırmıyor. Niye çünkü beyefendi eleştirilir ve kurumun açıkları ortaya çıkar. Ne olur ne olmaz, en iyisi bu kurulları çalıştırmamak. Başarılı saydığımız yöneticimiz de bu vasıflara vakıf.”
Editör: Ali ARASLI