Aybey Mahallesi İzci Sokak No: 31 adresinde bulunan tarihi Uşak evinin kırık dökük hali dikkat çekiyor. Uşak Valiliği Kültürel Değerler Yapı Envanterinde yer alan tarihi binanın cumbası da dağılmış durumda. Osmanlı son dönemi eserlerinden olan yapının ön tarafı kalker taşından örüldü.
Ön cephede ve üst katında 6 adet pencere bulunuyor ve yapı ağırlıklı olarak ahşaptan oluşmuş. Tarihi konutun cumbasını 5 adet eli böğründe destekliyor.
Binanın alt katında yine 6 adet pencere buluyor ve demir korkuluklar da alt katta yer alıyor. Yapıya giriş 2 taraflı olarak ayarlanmış ve bahçeye bakan cephe yazlık olarak kullanılıyor.
Yazlık kısmı ahşapla çevrilmiş ve bugün bu kısımdaki harap durum dikkat çekiyor. Uşak Valiliği’nin kültürel yapıları listesinde yer alan binanın giriş kısmına tel örgü çekilmiş. Binanın metruk oluşu ve kimsenin girmemesi için böyle bir tedbir alınmış durumda.
Uşak’ta bu tip binalar yaygın bir şekilde bulunuyor. Tarihi Uşak evleri hakkında, Alaettin Ergönenç’in hatıralarında da önemli bilgiler var. Prof. Dr. Mehmet Karayaman tarafından yazılan hatıralarda, tarihi Uşak evleri ayrı bir yer tutuyor. Kurucu Meclis Üyesi Op. Dr. Alaettin Ergönenç’in Hatıraları kitabında, bu tür evlerin zenginlere ait olduğunu belirtildi.
Uşak’ta zenginlerin evleri taştan yapılırdı!
Merhum Ergönenç, bu tip evlerde genellikle köylerden alınan 1 kız evlatlığın çalıştığını belirtti. (Burada genel bir ifade kullanıyor). Bu tür evlerin çimentosu keten torbalarla Avrupa’dan geliyordu. Zenginlerin taş tuğladan yaptığı evlere karşılık, sade vatandaşlar ise daha çok kerpiç konut yapabiliyordu.
Çünkü sade vatandaşların gücü ancak buna yetiyor. Şeker Fabrikası’nın bulunduğu bölgeden gelen toprak harç yapılıyor ve içine ‘kıtık’ katılıyor. Kıtıkta dericilerin yağ ve kıl karışımı atıklar bulunuyordu. Bu atıklar için 1 hafta bekleniyor. Bağdadi sıva denen bu yapılar, içindeki malzemelerle bir yalıtım görevi üstleniyordu.
Evlerin içindeki merdivenler çam ağacından yapılıyor ve aynı ağaçtan yüklükler de yatak odalarına kuruluyordu. Evlerde su ihtiyacı sokaktaki çeşmeden sağlanıyordu.
Bu evlerdeki gelinlerin de işi zordu!
Eski Uşak evlerinde gelin olmanın da zor olduğunu belirten Ergönenç, şu ifadeleri kullandı:
“O zamanlar gelin olmak zor işti. Sabah ezanından evvel kalkacak. Kaynatasına sade kahve pişirecek. İbrikte ısıttığı abdest suyunu leğenle beraber omzunda havluyla getirecek. Suyu döküp ona abdest aldıracak. Namaz kılarken tarhanayı pişirecek. Sofrayı kuracak ve sonra toplayacak”. Ergönenç’in verdiği bilgilere göre gelinler akşama kadar çalışıp bu rutini her gün yapıyordu.
ALİ ARASLI///
Not: Gelinlerle ilgili kısımda kastımız bütün evlerle ilgilidir. Bu evin özelinde bir durum söz konusu değildir.