YAZAN: ÖMER AŞÇI / YEREL TARİH ARAŞTIRMALARI
1530 yılı(Kanuni döneminde)Osmanlı Arşivleri Anadolu Vilayeti Muhasebe kayıtlarında Uşak kazasında boy gösteren yörük-türkmen aşiretleri kayıt altına alınmıştır.Uşak kazasına o dönemde banaz ve ulu göbek(ulubey)nahiyeleri bağlıdır.Eşme ve Sivaslı nahiyeleri bağlı değildir.İlginç bir konu;kayıtlarda Uşak yörükleri ismiyle bir yörük boyunun ismi geçmektedir.Uşak ilinin hakkında anlatılan 9 aşık hikayelerine ve evliya çelebinin anlattığı bu şehir çok güzeldir ve aşıkı çoktur ondan uşşak denilmiştir masalına son vermek zamanı geldi diye düşünüyorum.
Eski Uşak Araştırmaları Sayfasında Uşak ilinin isimlendirilmesi üzerine yazışır iken Serkan Demirel isimli arkadaşın söyledikleri :
- Benim Türkmenistanda arkadaşlarım var... Üniversiteden tanıştığım. Arkadaşın birinin soyismi Uşakov' du (Uşakoğlu), ben Uşaklıyım deyince direk sen bizim boydan mısın diye sordu ben de Uşşak kelimesinden geliyormuş filan dedim. Sizin Uşakov nerden geliyor diye sordum. Arkadaş Türkmenistanın Daşoğuz şehrinden. Daşoğuz "Dışoğuz" demek, bizdeki "Taşra" kelimesinin kökü ordan geliyor. Türkmenistanda günümüde 5 Oğuz boyu yaşıyor, bayraklarındaki 5 yıldız bunu temzil ediyor, bunlardan biri de Yomut boyu ... Yomut boyununun alt oymaklarından birisi imiş Uşak boyu ...B eni araştırmaya sevk etti.
Türkmen bayrağına beş büyük Türkmen boyunun halı motifleri sembol olarak yansımıştır.Türkmen bayrağına bu beş büyük Türkmen boyunun halı motifleri sembol olarak yansımıştır. Bu beş büyük Türkmen boyunun dışında iki büyük, 24 küçük Türkmen boyu daha vardır. Bunlardan Ata, Hoca, Seyit ve Şeyh boylarının seyit oldukları söylenir.
Türkmenistan’da bugün yaşamakta olan Türkmenler esas itibariyle 9. yüzyılda Salır, Kınık, Yazır, Kayı, Bayat boylarından oluşan Oğuzlardan gelmekle beraber, Türkmen medeniyetinin oluşmasında bu topraklarda hüküm sürmüş olan Massagitler, Dahlar, Parfiyalılar, Alanlar, Sakalar ve Hazarlar gibi bir çok kültür ve halkın etkisi olduğu kabul edilmelidir.
Türkmenistan Parasında Oğuzhan
Oğuz Han - Türk ve Altay mitolojisinde Türklerin atası. Oğuz Han tarihî şahsiyet değildir. Uğuz Han, Uz Han veya Oğur (Ogur, Ugur) Han olarak da bilinir. Oğuz Kağan Destanı'nın başkişisi.
Nitekim, bugünkü Türkmen kültüründe binlerce yıldan bu yana süzülen rengarenk kültür unsurları bulunmaktadır.
Türkmen etnik adının 7. yüzyıldan itibaren ortaya çıktığı, ancak halk olarak bu adın kullanılmasının 10. ve 11. yüzyıllarda başladığı bilinmektedir. Türkmen sözcüğünün anlamı için çeşitli yorumlar yapılmıştır. Avrupalı tarihçiler Türkmen adını “Saf kanlı Türk” olarak nitelendirirken, Türk tarihçileri “Özen Türk” yanı “Türk halklarının kökü” diye değerlendirmektedirler. Arap kaynaklarının ifadesine göre, Müslüman olmayan Oğuzlar, Müslüman olan Oğuzlara “İnançlı Türk” anlamına gelen “Türk-iman” adını vermişler. Bu da zamanla “Türkmen” şekline dönüşmüştür.
Salurlar
Salurların Büyük Selçuklularla birlikte Anadolu’ya gelip birlikte
muharebelerde bulunduklarını, Selçuk tarihleri kaydetmektedir. Ayrıca kendi adlarına Fars Atabeğlikleri kurdukları da tarihi olarak malûmdur. Salur Türkmenlerine, bugün de Anadolu’nun değişik bölgelerinde tesadüf edilmektedir. 1147 yıllarında Selçuk oğullarına karşı isyan ederek istiklâllerini ilân eden ve tarihte Salguriler adıyla tanınan Türkmenlerin bunlar olduğu açıktır. Tarihte Anadolu’ya pek çok Salur aşireti gelip yerleşmiştir ve Anadolu’da bugün bu ismi taşıyan yerler vardır.
Salurları, bugünkü Türkmenlerin ataları olarak tanıtmak hiç de yanlış olmazdı. Mahmut Kaşgarlı, 22 Oğuz boyu arasında Salurları “Salğur” olarak ilk sırada gösterir.
Türkmenistan bölgesini elinde bulunduran Teke, Yomut, Sarık gibi boylar Salurların türemeleridirler
acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5949/Murat%20%C4%B0lliyev%20Doktora%20Tezi.pdf
Yomut boyu
18.YY TÜRKMEN YOMUT HALISI
Türkmenlerin büyük boylarından biridir. Bu boy Sagadam veya Batı Yomutları ve Daşhovuz veya Kuzey Yomutları diye ikiye ayrılmıştır. Bu boy İran’da da küçük bir grup olarak Yomutlar diye bilinmektedir. “Yom” Türkmence’de “yumak”; bir yere toplanmış ip yumağı, ya da “yumruk” ya da “yuvarlak” anlamlarına gelmektedir. “Yomut” kelimesi de eski Türkçe’de “yığın”, “toplam” anlamlarına gelmektedir. Kadim atalarımız olan Hunlar'a (Hun Türkleri) "Yomut" da denilmiştir. "Gun"(Türkmen dilinde "Hun" demektir,Y.A.)
Ünlü rönesans ressamı RAFAEL tarafından resmedilen bir tablo. Tablo'da papa 1. leo ROMA şehrini kurtarmak için BAŞBUĞ ATTİLA'ya YALVARIYOR…
Bundan 2100-2200 yıl önce Türkmenlerin ataları olan “Hun”lara’da Yomut denildiği söylenmektedir. "Hun" kelimesi "topluluk" anlamına gelmektedir. Bu boy ismini ataları Günler'den de aldıklarına dair rivayetler vardır. Gunlara Türkmen tarihinde Hunlar da denilir.
BÜYÜK HUN İMPARATORU ATİLLANIN ROMAYI DİZE GETİRİŞİ
Salur boyu kendi arasında sekiz oymaklara ayrılmaktadır:
1-)Usta
2-)Yomut (Timuroğlu/Temiroğlu/Demiroğlu);
S. Atanıyazov, Yomutlar'ın iki büyük boya: Bayramşalı ve Kara-Çoka'ya ayrıldıklarını, bunlardan Bayram Şalı kolunun Öküz, Salak, Orsukçı, İğdir ve Uşak boylarına, Kara-Çoka kolunun ise Caferbey ve Atabey boylarına bölündüklerini belirtmektedir.
HARİTADA MAVİ BÖLGE YOMUT BOYU UŞAK AŞİRETİNİN YOĞUN YAŞADIĞI YERLERİ GÖSTERMEKTE
Her boy uruklara, uruklar da obalara aynlmaktaydı. Rus işgali sırasında Yomutlar'ın Öküz boyu iki uruğa, bunlar da 12 obaya; Salak boyu ise üç urukta ve 17 boya; Orsukçı boyunun Cüneyitler 13 urukta, Ve-kilkel'ler 4 urukta, Gınmsalar ise 10 urukta temsil ediyorlardı. Ruslara karşı ilk direnen Türkmenler de Yomutlar olmuşlardı.
www.basari.edu.tr/icerikler/ahmetdinc/kitap.pdf
3-)Hızır
4-)Karamanlı
5-)Akkoyunlu (Akçakoyunlu)
6-)Ersarı (Aksarıklı)
7-)Ulutepe
8-)Güneş
acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5949/Murat%20%C4%B0lliyev%20Doktora%20Tezi.pdf
ANADOLU VİLAYETİ MUHASEBE DEFTERİ UŞAK KAZASI YÖRÜKLERİ
Osmanlı Devleti'nin yönetim anlayışı ve devlet işleyişi ile tahririn ait olduğu bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, vakıflar, tarım, hayvancılık, su ürünleri, vergi rejimleri, idarî ve yerleşim birimleri, nüfus, etnik, ticarî, idarî ve askerî yapının mühim bir bölümü olan timar sistemi ile malî durumunu aydınlatan kaynakların başında Tapu Tahrir Defterleri gelmektedir.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, "Defter-i Hakanî (Tapu Tahrir) Defterlerinin Yayını Projesi" 5 yıllık bir sürede Türkiye ile ilgili, Kanunî dönemine rastlayan tahrir defterlerinin bir kısmının yayınlanmasını hedeflemiştir. Anadolu'nun sosyo-ekonomik tarihi hakkında önemli bilgiler ihtiva eden "438 Numaralı Anadolu Eyâleti Tapu Tahrir Defteri"nin dizinini hazırlayıp faksimile yayınını yapmakla da, bu sahadaki çalışmaların Türkiye'deki ilk örneklerinden birini gerçekleştirmiştir. Yayınlanan defter kapsamı itibariyle yerli ve yabancı araştırıcıların azamî derecede istifade edebilecekleri bir kaynak niteliğindedir.
Anadolu Eyâleti, neşri yapılan bu defterin yazılış tarihi olan 1530’da şu on yedi livâyı ihtiva ediyordu:
Kütahya, Kara-hisâr-ı Sahib (Afyonkarahisar),
Sultân-önü (Eskişehir), Hamîd (Isparta), Ankara, Bolu,
Kastamonu, Kângırı (Çankırı), Koca-eli, Hüdâvendigâr
(Bursa), Karesi (Balıkesir), Biga, Saruhan (Manisa),
Aydın, Menteşe (Muğla), Teke (Antalya) ve Alâiye.
Bu taksimat daha sonraki devirlerde değişikliklere uğramıştır. Osmanlı Devleti'nde tahrirlerin ilk asırlardan beri yapılmakta olduğu bilinmektedir. Elimizde bulunan en eski tahrir defteri,835/1431-1432 tarihini taşımaktadır.
İki cilt halinde yayına hazırlanan defterin birinci cildinde Kütahya, Kara-hisâr-ı Sâhib, Sultân-önü, Hamîd ve Ankara livâları; ikinci cildinde ise Bolu, Kastamonu, Kângırı ve Koca-eli livâları verilecektir
Bu defterde “Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu” başlığı altında, eyâlette bulunan pâdişah, vezir, ümerâ ve hâce hasları; arpalıklar, kethüda, sipahi, bazdar, kale muhafızları, piyade ve müsellem timarları özet olarak
verilmiştir
Bu defterin, Kanunî'nin ilk yıllarında yapılan genel sayımların sonuçlarına dayanılarak hazırlandığı anlaşılmaktadır
Büyük tecrübe ve bilgi isteyen, çok mesuliyetli ve aynı zamanda rüşvet ve yolsuzluğa elverişli tahrir emanetine çoğu zaman nüfuzlu beyler, ulema ve kadılar tayin olunurdu. XV. asra ait defterlerde bulduğumuz Timurtaş Bey, Halil Bey, Balaban Paşa, Umur Bey, Edhem Bey, Çakır Ağa, Mihal-oğlu Ali Bey, Tursun Bey, Oruç Bey, Balta-oğlu Süleyman Bey, Yahşi Bey gibi muharrir isimleri, bu devirde bu mühim işe çok defa ümeranın tayin edildiğini göstermektedir
Ahmedlü cemā‘ati, ‘Uşak
Ak Keçilü cemā‘ati, ‘Uşak
Ak Koyunlu yörükleri, ‘Uşak
Bey Timür cemā‘ati, ‘Uşak
Celebvermiş cemā‘ati, ‘Uşak
Delü Mūsālar cemā‘ati, ‘Uşak
Dere-viran-köyü yörükleri cemā‘ati, Güre
Durud ‘Alīsi cemā‘ati, ‘Uşak
Elsüzler cemā‘ati, ‘Uşak-----Dulkadırlı Avşar
Güzeller cemā‘ati, ‘Uşak
Hızır Fakīh cemā‘ati, ‘Uşak
İlyāslu cemā‘ati, ‘Uşak
Kesimikler (?) cemā‘ati, ‘Uşak
Kılcan yörükleri cemā‘ati
Kedi Öyüğü yörükleri cemā‘ati
Saru Dānişmendlü cemā‘ati, ‘Uşak
Sorkun-köyü yörükleri cemā‘ati-KARAKEÇİLİ
Selmānlu cemā‘ati, uşak
Sülekler cemā‘ati, ‘Uşak -----VARSAK Yörükleri-Kıpçak Türkü
Sünnetciler cemā‘ati, ‘Uşak ----Çepni Yörükleri
Şeyh Celebvermiş cemā‘ati, ‘Uşak
Turgud Fakīh cemā‘ati, ‘Uşak
‘Uşak yörükleri: bu ifade garip uşak yörükleri burada sayılan yörük boylarının genelinin akkoyunlu türkmeni olması ve akkoyunlu türkmeninin de salur boyuna tabii olması dikkate şayandır.
Veled-i Devlethān cemā‘ati, ‘Uşak ------Tatar veya Moğol
[Veled-i Göger cemā‘ati],uşk---------dulkadirli türmeni
Levgerler cemā‘ati, ‘Uşak --------dulkadirli türkmeni
Zīnetler cemā‘ati, ‘Uşak ------------Çepni Yörükleri
Bozguş tā’ifesi , Kütahya(bozguş yörükleri esas alınan tarih itibariyle uşak'ta değil kütahyada görünüyor)
Bey-köyü yörükleri cemā‘ati, Kula(zannımca beylerhan köyünün kurucu kökeni olabilir)
Eşme-köyü yörükleri cemā‘ati, Kula(o tarihte kulaya bağlı)
Uşak kazasında Akkoyunlu ve Avşar taifelerinden başka Sivaslı, Akkeçili, Bağırsa, Alayundlu cemaatleri de
bulunmaktaydı. Ayrıca, 1571 tarihli tahrirde Avşar taifesine tabi olan Avşar cemaatinden başka Tetimme-i Avşar
isimli bir cemaat bulunmaktaydı. Bu grup, muhtemelen ana gruptan kopmuş bir parçaydı.
Kütahya sancağında bir diğer önemli Yörük taifesi Kılcan’dı. Yörükler arasında Kılcan isimli cemaatlere Hamid veTeke sancaklarında da rastlanılmaktadır. Ayrıca Uşak kazasında Kılcan isimli bir köy mevcuttu . Bahsedilen köyün Kılcan cemaatleri tarafından kurulmuş olması kuvvetle muhtemeldir.
Ulu-göbek-köyü keferesi cemā‘ati ------gayri-müslim
www.devletarsivleri.gov.tr/assets/content/Yayinlar/osmanli-arsivi-yayinlar/013-438-anadolu.pdf