okuyucuları… Allah’ımıza hamdü
senalar olsun ki; bültenimizin ikinci sayısını
da çıkarıyoruz. Yıl 2004… Çok
değil, 8 -9 yıl öncesini şöyle bir hatırlayalım.
İnşaat sektöründe yaprak kımıldamıyor,
müteahhitler 30-35 bin TL’ye mal
ettikleri daireleri, adeta maliyetinde satamaz
haldeydi. Sonrasında olanlar oldu.
Bu arada şunu hatırlatalım; Başbakan Erdoğan’ın
şöyle bir açıklaması olmuştu:
“Türkiye’de 2 tane sektör var. Birincisi
finans ve ikincisi de reel sektör. Biz iki
sektörü birden ayağa kaldıramayız. Önceliğimiz
finans sektörüdür.”
Finans sektörü nedir? Bankacılık.
Reel sektör nedir? Fabrikalar, irili
ufaklı işletmelerdir. Bir anda piyasalar
çalkalanmaya, ev ve daire fiyatları 35-40
binlerden, 70-80-100 binlere tırmanmıştı.
Ne oluverdi de fiyatlar bir anda, 2-2
buçuk katına çıkıverdi. Çünkü bankalar
ev ve daire kredisi vermek için bir birleriyle
adeta yarış yapar hale geldiler. Takvimden
yapraklar bir bir düşerken; AK
Parti Hükümeti, devlete ağır sanayi hamlesi
yaptıracağı yerde, pasif bir görev vererek,
artık koskoca bir devleti
müteahhitlik yapar hale getirdi. Tüm Türkiye,
şantiye alanına dönmüş, mantar gibi
binalar yükseliyordu. Tabii bu süreçte inşaat
sektörünün de beli kırılıyordu. Şöyle
bir düşünelim çift taraflı düşünelim. TOKİ’den
ev alanlar, TOKİ vesilesiyle iş yapamayanlar…
TOKİ’DEN EV ALANLAR:
TOKİ olmasaydı ben ev sahibi olamazdım
diyenler. Fatih beyler, Ali beyler,
Haydar amacalar, Fatma teyzeler, Mehmet
kardeşler, şimdi oturup hesap yapma
zamanı. Son 10 yıllık AK Parti iktidarında,
asgari ücret 1500 TL olsaydı,
emekli maaşı en az 1300 TL olsaydı, finans
sektörü ayağa kalksın diye lüks otomobilin
KDV ve ÖTV’si düşürülerek, bu
millet lüks otomobile özendirilmeseydi,
siz bu ev ve daireleri kendi imkanlarınızla
yapar mıydınız? Elbette yapardınız… Ve
çok daha ucuza mal ederdiniz. Nasıl mı?
TOKİ’ler Uşak’ta 4000 civarında daire
yaptı. Yukarıda saydığımız imkanlar sunulmuş
olsaydı, bu 4000 civarındaki ev
ve daireyi herkes kendisi yapsaydı, TOKİ’den
ev alan sıvacı kardeşim sen, TOKİ’den
ev alan nakliyatçı kardeşim sen,
elektrikçi kardeşim sen, mermerci kardeşim
sen, fayans ustası kardeşim sen, mobilya
imalatçısı kardeşim sen, siz, biz,
hepimiz… Piyasadaki işin hakkından gelebilir
miydik? Şimdi ne oldu? Piyasalar
kırıldı. 400 TL taksit ödüyorsun,
bir de ulaşım derdi, aidat, doğalgaz,
daha pahalıya yapılan sigorta bedeli ve
en önemlisi her 6 ayda bir yapılan bindirimler…
Hani alt grup içindi bu daireler?
Banka faizlerine karşıyız ama; banka faizlerinden
daha pahalıya geliyor mu, gelmiyor
mu? Hesap edin şok olacaksınız.
Burada kazanan kim? Elbette Başbakan’ın
bahsettiği finans sektörü. Çünkü
bu daire TOKİ’den sana çıktığında senin
nakdin yoktu, sen gittin bankadan mecburen
faizli kredi çektin. Borcunu katladın…
GELELİM ESNAFIMIZA:
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca,
böyle bir hükümet gelmemiştir diyen
esnaf kardeşim. Namazında, abdestinde,
hem de hanımı başörtülü bir Başbakanımız
var, hayır dua edeceğiniz yerde, hasetlik
yapıyorsunuz diyen, esnaf
kardeşim. İşlerin nasıl. Siftah yapmayı
bırak. Çekini senedini düzenli ödüyor
musun. Siftah yapmayı bırak, çekini, senedini
düzenli ödeyebiliyor musun?
Kredi kartını ödeyebilir, ağız tadı ile
evine bol bol alışveriş yapabiliyor
musun? Özellikle inşaat sektörüne yönelik
çalışan kardeşlerim. Şunu unutmayın,
çok araştırmalar yaptım, siz de yapın…
TOKİ’nin girdiği il ve ilçelerde
işsizlik hat safhada. Siftahsız kapanan
dükkan ve iflas eden esnaflar
çeki senedi vurulanlar ve iş yerinde iş
yapacak sermayesi-malzemesi olmayanların
sayısı bir hayli fazla.
TOKİ’nin olmadığı yerlerde,
esnafın işleri canlı ve hareketli. Neresi
mi? Nazilli… Gidin ve görün. Orada
TOKİ sadece hastane yapıyor, konut işlerini
ise yerel ölçekteki müteahhit ve esnaflar
üsteleniyor. İnşaat sektörü oldukça
hareketli. İşçi Nazillili, esnaf Nazillili…
Para nerde? Nazilli’de…
TOKİ’nin bir diğer zararı da
toplumda mesleksizliğe yol açmasıdır.
Bugün zarar eden camcı, mobilya ustası,
mermerci, elektrikçi, fayans ustaları
ve 150’nin üzerindeki kalemleri
üreten meslek erbapları… Gidin
görün hiçbirinin çırağı yok. Çünkü
kendi geleceklerinden bile şüpheliler.
Kendi geleceğini göremeyen biri, çırağın
geleceğini nasıl hesap edecek?
2013, ekonomide tam bir fiyasko
dönemi olacaktır. Çünkü bu sistemde
zenginler bir bir, fakirleşenler,
borcu artanlar, günü kurtaramayanlar bin
bin artmaktadır. Siz Başbakan’ın televizyonlara
çıkıp da IMF’ye borcumuz bitti
dediğine bakmayın. Bakanların IMF’nin
cebine harçlığı biz koyuyoruz dediğine
bakmayın. 2013’te devletin ödeyeceği
borç ve faiz eski parayla 166 katrilyondur.
Borç ve faiz…
İster çok iyi molla ol, ister çok
takva hoca ol, ister zengin ol, ister fakir,
ister faizci ol, ister faize karşı ol, hiç fark
etmez. 2013’te sadece borcun faizi 53
katrilyondur. Bu para ödenecek. Ama bir
doğalgazın KDV’sinde, ama bir polisin
radarında, ama bir Maliyeci’nin rutin
kontrolünde. Yani verginin vergisiyle bu
faizi ödeyeceğiz. Biz bu hükümete haset
değiliz; sadece gerçekleri söylüyoruz.
Lütfen siz de televizyon ve gazetelerin bu
ülke çok iyiye gidiyor dediğine değil;
kendi cebinize giren ve çıkan paraya bakınız.
VESSELAM..