Son yıllarda tüketici bilincinin artması ve sağlıklı-doğal beslenmeye olan ilginin yükselmesi ile doğal-organik ürünler sektörü,Türkiye'de de yükselen pazarlar arasında. Gittikçe büyüyen ve önem kazanan sektörün temsilcileri, Exponatura'19'da bir araya geldi. 13 Ocak'a kadar açık kalacak fuarda; Türkiye'nin tüm bölgelerinde yetişen şifalı doğal ve organik ürünler, beslenme ve diyet ürünleri, anne-bebek ürünleri, vejetaryen-vegan ürünler, bitkisel kozmetik ve güzellik ürünleri, doğal tedaviler-bitkisel ilaçlar ve içecekler gibi birçok ürün yer alıyor.
Mustafa Yeldanlı: "Tarhana dünya markası olabilir"
Fuarın en dikkat çeken isimlerinden 81 yaşındaki Uşak Tarhana Komitesi Başkanı aynı zamanda Tarhana Baba adıyla bilinen Mustafa Yeldanlı, fuara gelen misafirlere kendi elleriyle tarhana ikram etti. Türkiye’de tarhana markasını ilk kendisinin oluşturduğunu ve bunun devamının gelmesini istediğini ifade eden Yeldan, “Tarhana bizim milli kültürümüz. Geçmişten günümüze tüm aile büyüklerinden bize miras kaldı. Tarhanayı herkes bilir ve kendine özel olarak yapar. Biz bu tarhanayı marka yapalım istedik; nasıl ki İtalya ununu bizden alıyor, "Ben makarnacıyım" diyor, dünyada da Türkiye 'tarhanacıyım' desin, markalar çoğalsın. Biz tarhananın markalaşması için elimizden geleni yapıyoruz. Bir dönem Uşak’da otel işletirken, gelen misafirlere çay ve kahve yerine tarhana ikram ediyordum. Baktım ki çok hoşlarına gidiyor sonra bunu marka yaptım. Tarhana dünya markası olabilir. Tarhana artık dünya markası olsun istiyorum. Biz Uşak’da komite kurduk; üniversite, belediye başkanı ve valiyle birlikte bu komitenin devam etmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Tarhana Baba'dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rica
Türkiye’de tarhananın her yere yayılması için her şeyi yapmaya hazır olduğunu ifade eden Tarhana Baba, "Ben tarhanaya ilk başladığımda herkes kafayı kırdı demişti, doğru kafayı kırdım. Türkiye’nin zengin olması için köylünün efendi olması için kafayı kırdım ve buradan Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Lütfen benimle alakadar olun. Tarhanayı dünya markası yapalım. Oscar ödülü alalım" dedi.
Atilla Ertem: "Fındığı fındık olarak değil, pekmezle karıştırıp bal haline getiriyor"
Fuara İzmir’den gelen kuruyemiş, kurutulmuş meyve, bal, pekmez, reçel gibi ürünler üreticisi olan firma sahibi Atilla Ertem, "Ürünlerinin yüzde 55’ini yurt dışına ihraç ettiğini ve ürün ticaretinin içerisinde ihracatın gittikçe artan bir pay almaya başladığını belirtti.
Ertem, "Türkiye’deki insanların organik ürünlere ulaşabilmesini sağlamak için Türkiye’nin dört bir yanına ürünlerimizin dağıtımını gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de ürettiğimiz ürünlerimizin yurt dışında; Amerika, İsviçre, Fransa, Suudi Arabistan, Dubai, Kıbrıs gibi ülkelere ihracatını yapıyoruz. Daha çok ağırlık verdiğimiz ürünler katma değerli ürünler yani dökme ürün ihracatı yapmıyoruz; fındığı fındık olarak değil, pekmezle karıştırıp bal haline getiriyor, katma değere çeviriyoruz. Bu şekilde hem Türkiye’ye döviz açısından avantaj sağlıyor hem de istihdam oluşturmuş oluyoruz” ifadeleri kullanıldı.
"Ciromuzun yüzde 55’ini ihracat oluşturuyor"
Bir Türk markası olarak, kendi ürünlerimizle dünyanın pek çok ülkesinde var olmaya çalıştıklarını belirten Ertem, "Ürün ticaretimizin içerisinde ihracat gittikçe artan bir pay almaya başladı.Bu da müşterilerinin networkünü oluşturması ile alakalı. Geçen sene yüzde 55 yurt içi, yüzde 45 yurt dışı ihracat iken, bu sene ihracattaki kur artışlarından dolayı, ihracat rakamlarımız şuanda yüzde 55 oranında. Ciromuzun yüzde 55’ini ihracat oluşturuyor" şeklinde konuştu.
Suat Yıldırım: "Safranın anavatanı Anadolu"
Fuarda yer alan safranla ilgili 12 yıl çalıştığını ifade eden Suat Yıldırım, safranla ilgili kozmetik ürünler üretiyor. Yıldırım, "Safranın içeriğinden yola çıkarak kozmetik ürünler yaptık. Bu konuda ilk fikir şu şekilde oluştu: "Kloepatra’dan bu yana safran kozmetik olarak kullanılıyordu". Biz burada ne yapabiliriz diye düşündük ve bu konuda 12 yıldır çalıştık. Safranın anavatanı Anadolu olarak biliniyor ve safranı Anadolu'da tekrar canlandırmak için de ham madde nasıl ürüne dönüştürülür diye çalışmalar yaptık. Fuarda bunun örnekleri ve sonuçları görülüyor" dedi.
Fuar alanında gezen vatandaş şunları söyledi: "Ayda yılda bir olan fuarlar bunlar. Kaçırılmayacak fuarlar ve gerçekten çok güzel herkesin gelmesini isterim. Hiç olmazsa organik ürün ile ilgili bir bilginiz oluyor. Dışarıda birçok organik marka altında bir sürü ürün var ama gerçekten organik değil. Buraya katılan bütün markaların ürünleri organik. Bu yüzden herkese tavsiye ederim ve mutlaka buraya gelmeliler" şeklinde konuştu.
İngiltere’ye ihracat yapmaya başladıklarını belirten bal firması yetkilisi Uluç Üstündağ, "Propolis, polen, arı sütü ya da perga gibi arıların üretmiş olduğu çok farklı ve sağlık açısından önemli ürünler var. Bu nedenle biz arı ürünleri üreticisi olarak geçiyoruz ve aynı zamanda doğal değil, organik diyoruz. Türkiye’nin farklı bölgeleri dışında Avusturalya’dan çeşitli Arap ülkelerine yavaş yavaş İngiltere’ye başladık ihracatımız söz konusu" açıklamalarında bulundu.
Melike Aydın: "Eskiden beslenmemiz çok doğaldı, köy şartlarında her şeyi bulabiliyorduk"
Fuara gezmeye gelen Melike Aydın, fuarla ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade etti: Özellikle çocuklarımız için marketlerden aldığımız paketli ürünlerimizin çoğu zararlı; katkı maddeli, koruyuculu, aromalı. Eskiden böyle bir şey yoktu. Beslenmemiz çok doğaldı, köy şartlarında her şeyi bulabiliyorduk. Fakat şehirdeki insanların bu tür malzemeleri gıdaları bulması birazcık imkansız. Bir çok hastalığa çok faydası olan bir çok ürün gördük özellikle kansere ve daha farklı bir çok hastalığa faydalı ürünler var".
Perganın arının yavrularına yedirdiği bir besin maddesi olduğunu ifade eden bal firması firma yetkilisi Halit Çelebi, perganın özellikle çocuk gelişiminde, bunamada, okula giden çocuklarda beyin ve zihin gelişiminde kullanılmakta olduğunu iddia etti.
İHLAS HABER AJANSI
Editör: TE Bilişim