Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Ömer Karahan, Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş’a sert yüklendi. Görev yaptığı dönemde çalışmaya başladığı akademisyenlerin Rektör tarafından ‘abdest ve namazı yok’ eleştirisine maruz kaldığını iddia eden Prof. Dr. Ömer Karahan, “Evet benim aldığım öğretim üyelerinin abdest ve namazla alakası yok. Ama dinimiz işi ehline verin diyorlar. Ama sizin abdest ve namazı var diye aldığınız kişilerin vatandaşın başına ne işler açtığını gördük. Akademik hurdalıkta bulduğunuz bir kadına, sırf baş örtülü olduğu için kadro açtınız” dedi.
Prof. Dr. Ömer Karahan, youtube kanalı üzerinden yaptığı yayında Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş’a yüklendi. “Rektörün Adaleti” isimli bir video paylaşan Prof. Dr. Ömer Karahan, burada dikkat çeken iddialarda bulundu. Prof. Dr. Ömer Karahan, şu ifadeleri kullandı:
“DÜNYANIN EN İYİSİ DEDİĞİNİZ 7 İSİMDEN 2’Sİ NEDEN HALA DOÇENT”
Prof. Dr. Karahan, şöyle devam etti: “Uşak Üniversitesi Rektörü Ekrem Savaş bey… Üniversitenin web sitesinde aklın ve bilim ışığında yeni nesil üniversite diye yazıyor. Burada akredite Uşak Üniversitesi’nin övünçle koyduğu bir sayfayı görüyoruz. Dünyanın en etkili bilim insanları arasında Uşak Üniversitesi öğretim üyeleri yer almaya devam ediyor deniyor. 7 öğretim üyesi yer aldı diye bir haber yayınlıyorsunuz ve isimlerini veriyorsunuz. Oradaki 7 isimden 5’i prof ve 2’si doçent. Tabii böyle bir listede yer almak basit bir iş değil. Her türlü takdire şayan bir olay. Tabii böyle bir listede yer alanlara aklın ve bilimin ışığında çalışan bir üniversitenin rektörü takip etmiştir diye düşünüyorsunuz. Taktir ettiğini düşüyorsunuz. Fakat bu öğretim üyeleriyle temasa geçtiğinizde hiç de böyle bir şey yapmadığını görüyorsunuz. Listede yer alan 2 doçentin yıllardan beri profesörlük kadrosu dolduğu halde bunun verilmediğini görüyorsunuz”.
EL ALEME KARŞI AYIP DEĞİL Mİ?
“Ne acı değil mi rektör bey? El aleme karşı ayıp değil mi?” sorusunu soran Prof. Dr. Ömer Karahan, şöyle konuştu:
“Dünyanın en iyi 7 etkili bilim insanı listesinde sizden isimler olacak ve onların hakkını vermeyeceksiniz. Aklın ve bilimin ışığında üniversite böyle mi? Ya da yeni nesil üniversite diye siz eklediniz, adaletsizliğe bayrak açan bu uygulamalarla yeni nesil üniversite modelini böyle mi ortaya koyuyorsunuz. Adaletin olmadığı kurum üniversite değil toplama kampı olur. Adalet mülkün temelidir. Buradaki mülk ifadesini bazı şaşkınlar anlamıyor. Mülkün kastı devlettir. Adalet devletin temelidir. Siz bu insanlara adaletsizlik yaparak devlet düşmanı mı yapmaya teşvik ediyorsunuz. Ben 1 buçuk yıl sizin yardımcılığınızı yaptım. Kimlere profluk ve doçentlik kadrosu verdiğinizi gayet iyi biliyorum. Hiç mırın kırın etmeyin. 2006’da doçent olmuş ve 2018’e kadar 1 tek yayın ilave etmemiş. Bir tek yayın 2004’te kongrede tebliğ edilmiş ve 2007’de makale olmuş. Hocam bu insana kadro açılır mı dediğimde göreve başladıktan sonra yapsa olmaz mı dediniz. Doçentlikten sonra dosyasında 1 yayın bile olmayan 1 kişiye profesörlük kadrosu açıyor. Ama öbür yanda dünyanın en iyileri arasına girenlere kadro açmıyor. Bu ne yaman çelişki.”
“SIRF BAŞÖRTÜLÜ OLDUĞU İÇİN BİR KADINA DOÇENTLİK VERDİNİZ”
Prof. Dr. Ömer Karahan, şöyle dedi:
“Birileri diyor ki bu Ekrem Savaş Allah’tan korkmaz mı? Ben diyorum ki el hak ben şahidim korktuğunu sanıyordum. Allah’tan korkmakla bu kadar adaletsizlik olur mu? Bu çelişkiyi nasıl izah edeceksiniz. Bir vesileyle demişsiniz ki benim aldığım öğretim üyelerinin abdest ve namazla alakası yok demişsiniz. Evet benim aldığım öğretim üyelerinin abdest ve namazla alakası yok. Ama dinimiz işi ehline verin diyorlar. Ama sizin abdest ve namazı var diye aldığınız kişilerin vatandaşın başına ne işler açtığını gördük. Bu insana kadro verdiniz, yüzde 3 olan kalp hastalarındaki ölüm oranını yüzde 65’e taşıdı. Bu insana profesör kadrosu buluyorsunuz da, dünyanın en etkili bilim insanları arasında yer alanlara kadro açamıyor musunuz? Bir de doçentlerden örnek verelim. Akademik hurdalıkta bulduğunuz bir kadına, sırf baş örtülü olduğu için kadro açtınız. Ve daha sonra onları bir kambur olarak taşımaya devam ettiniz ve taşımaya devam ediyorsunuz. Adalet mi bu? Üniversitenizde yüzlerce doçent olmuş ve kadro alamamış insanlar var. Doçentlikte atanma kriteri olmaz, devlet bunun kriterini koymuş. Kanun ve yönetmelikte konmuş olan jüri teşkili de aynı kadroya birden fazla talip olursa, bu atanmada hangisi öncelik kazanacak bunu tayin etmelidir. Maalesef siz bunları hiç kale almıyorsunuz. Aklın ve bilimin ışığında veya yeni nesil üniversite olmak bunu mu gerektiriyor?”
Editör: Ali ARASLI