Sorkun, “Şubemizin hemen hemen yarısını oluşturan taşeron şirketlerde, kitlerde çalışan arkadaşlarımızın da kadro sorunları ve benzeri sorunlarla karşı karşıyayız. Bütün bu sorunların varlığının farkındayız. Bunu çözmek için çaba sarf ediyoruz. Bunları yaparken gelecekle ilgili beklentilerimizi, umutlarımızı, hayallerimizi bir kenara atmadan, enerjimizi tüketmeden bu anlayışla devam edeceğiz. Ve bu sorunları Allah'ın izniyle tek tek ortadan kaldıracağız. Bu zorlukların farkındayız ve bunu çözmemiz gerekiyor” diye konuştu. Taşeron sisteminin kamu idaresinin en büyük çıkmazlarından biri olduğunu vurgulayan Sorkun, “Sendikamıza üye olan kardeşlerimizin geçmişiyle ilgili bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum. Taşeron sistemi kamu idaresinin en büyük çıkmazlarından biriydi. Kamunun tamamına yakınında bir milyona yakın arkadaşımız taşeron şirketlerde çalışıyordu. Toplu sözleşme hakları yoktu. Hiçbir ikramiyesi, izin parası, kıdem tazminatı hasılı bugün elde ettiğiniz eksik veya yetersiz bütün hakların hiç biri o dönemde arkadaşlarımıza verilmedi. Belediyede çalışıyorduk ama biz şirketin elemanıydık, şirketi tanımıyorduk. Şirketin merkezini de bilmiyorduk. İşe alırken belediye başkanımız alıyor, işten çıktığımız zaman şirket sorunu oluyor. Kıdem tazminatımızı kimden alacağımızı bilmiyorduk. Yarın işe gelme dendiği zaman arkadaşlarımız işe gelemiyordu. Hakları asla ve asla yoktu. İşte biz bu sisteme karşı bir isyan bayrağı tutuyoruz. On yılları bulan bir mücadele başlattık. Taşeron sisteminin ortadan kaldırılması ve çalışanların kadroya kavuşturulması mücadelemizde yalnız bıraktılar. Bütün iş yerlerinde sendikalaşmayı yoğun bir şekilde gerçekleştirirken şu soruyla karşılaştık, ‘boşa uğraşıyorsunuz, sonuç alamazsınız' dediler ve taşeron şirketler karşımıza dikildi. Üye olmak isteyen arkadaşlarımıza engel çıkarıldı. Bütün bu engelleri aşarak Türkiye'de önemli bir aşamayı gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.
Özel Sözleşmeli Personel statüsüne karşı bir kampanya yürüttüklerini ifade eden Sorkun, “Ahmet Davutoğlu Başbakanlığı döneminde önümüze bir Özel Sözleşmeli Personel statüsü getirdi. Bunu külliyen reddettiğimizi söyledik. Hem sayın başbakana hem de Maliye Bakanına açıkça ÖSP' ye asla geçit vermeyeceğimizi söyledik. Ve ÖSP' ye karşı bir kampanya yürüttük. Sayın bakanımızla imzaladığımız kamu çerçeve protokolüne koyduğumuz üç temel hüküm var. Bir, 696 sayılı kanun hükmünde kararnameyle kadro alamayan işçilerin kadrolarının verilmesi, iki kadroya geçenlerin özlük haklarının düzeltilmesi ve son olarak geçici ve mevsimlik işçilerin kadroya geçirilmesi. Bunu sayın bakanla müzakere ederek imza attık. 2022'den bu yana sayın bakana yazdığımız yazıların sayısını unuttum. Biz attığımız imzanın arkasında duruyoruz. Siz de durduğunuzu söylüyorsunuz, yılbaşına kadar bu sorunları çözmemiz gerekiyor. Bu maddeleri müzakere ederek koyduk, süs olsun diye koymadık. Bu konuyla ilgili bu yılın sonuna kadar bu sorunların çözülmesi için çaba sarf etmeye devam edeceğiz” dedi.