Storybox’ta ‘Tarhana Kralı’ olarak bilinen Faruk Çiftaslan, serüvenini anlattı.
Memur bir ailenin yoksul çocuğuydu ve arkadaşları onunla alay ediyordu. Faruk Çiftaslan, tarhana işine girdi ve cipsini de yaptı.
Uşak gibi tarhana kentinde yapılamayanı Kahramanmaraş’ta hayata geçiren Çiftaslan, bugün 4 kıta ve 17 ülkeye ihracat yapıyor.
İşte Faruk Çiftaslan’ın anlattığı ve dikkate alınması gereken yaşam öyküsü:
Gömleğiyle alay edenler, O’ndan iş istediler!
Zor bir çocukluk yaşadığını belirten Faruk Çiftaslan, şöyle söyledi:
“Çocukluğu yaşamadık. Yazın çalışmak ve kışın okumak. Akşam evimize gideceğiz anamız ve kız kardeşlerimizle oturacağız. Zaten bir kardeşim vardı ve depremde öldü. Allah düşmanın başına vermesin. Maraş’ın çoğu yıkıldı. Maraş’ta büyüdüm ve iş hayatına karşı meyilim vardı. Ticareti severdim ve cicili bicili elbisem yoktu. Zengin aileleri ziyaret eder, harçlığımla bayramda çıt pıt satardım.
Yazları hiç boş durmazdım, garsonluk yaptım. Yevmiyem 2 buçuk liraydı ve bir o kadarda bahşiş gelirdi 5 lira olurdu. Bir tane gömleğim vardı ve yıkar giyerdim. Zengin arkadaşlar benimle alay ederdi. Yok mu diye? Yok kardeşim derdim.
Bir gün babamın montu tamir ettirdik ve onu giydik ve alay edildi. Tok açın halinden anlamaz. Benimle alay edenler iş diye yanıma geldiler. Kaderde ne var bilemiyoruz ki… “
Tarhanayı en üst noktalara taşıdı
Tarhana işine nasıl girdiğini aktaran Faruk Çiftaslan, şöyle konuştu:
“Baktım ne yapacağım diye arayıştayım. Bir gün yemek için lokantaya gittik ve müşteri geldi ve bana tarhana ver dedi. Adam aldı geldi ve tarhanayı yiyişi vardı. Dedim sen bu tarhanayı çok mu seviyorsun? Evet ağabey dedi. Baktım tarhana kimse yapmıyor. Bir yer tuttum ve 1000 metrekareydi. Yeri tuttuğum kişi bana ne yapacaksın tarhana dedim. Evde tarhana yoksa, kışın zahire yoktur.
Gittim hamur karma makinesini değiştirdim ve 1985’te imalata başladım. 4 yılda süper para kazandım ve 1 iplik fabrikası yapacaktım.”
Uşak ve diğer Ege illerinde çorbalık tarhana olur!
“Ben tarhana işine girince beni küçümsediler ve alay ettiler. Gençlerin en büyük düşmanı kibir. Kayserililer önce kibri kırarlar ve geç oğlum derler” diyen Faruk Çiftaslan, şöyle dedi:
“Biz kazandığımızı hep işe yatırdık ve büyük bir yer yaptık. 11 bin metrekare olduk.
Tarhana yapınca durmadan ARGE yaptık. Glutensiz yaptık ve Avrupa’daki Türkler bunun hastası. Yüzde 45 ihraç ediyoruz. ABD, Kanada ve bir çok ülkeye gidiyor.
Bizim ürettiğimiz tarhana cipsi var. Dünyanın ilk defa buğday cipsi bu. Biz bunu niye yaptık sağlıklı ürün olduğu için. Herkes yesin diye ve bunun için de doğal buğday bu. Bunu dünyaya Amerika ve Kanada’ya gönderiyoruz. Ege’de tarhana çorbalık oluyor. Bunun çorbası daha farklı olur.”
Para ateştir insanın kıçını yakar!
Çiftaslan, sözlerini şöyle bitirdi:
“Azmi bırakmayacaksın ve kendini yıpratmayacaksın. Azmin elinden hiçbir şey kaçmaz gözüm. Bugün yevmiye 1500 lira fırın ustası arıyorlar ve bulamıyorlar. Ayda 80 -90 bin yapar. Babam derdi ki ‘Para ateş ve insanın kıçını yakar’… Gençler köşeyi döneyim diyorlar ve hayali ürünlerle köşe dönülmez. İnsan önce bir meslek sahibi olacak. Birden büyüyemezsin ve çabuk yıkılırlar. Haydan gelen huya gider.”
TESCİLLİ UŞAK TARHANASI HALA YERİNDE SAYIYOR
Çiftaslan’ın hikayesini ilgiyle dinledik. Coğrafi işaretle tescillenen Uşak tarhanasının hala yerinde saymasına üzüldük. Uşak tarhanası, hala çorbalık olarak satılıyor. Bugüne kadar kentte Tarhana Baba Lakaplı Mustafa Yeldanlı tanıtım için kafa yordu. Zamanla Tarhana Baba’yı bir marka haline getirdi. Fakat sonrasında kimse tarhananın üzerine hiçbir ek yapamadı. Tarhana iyi işlendiği zaman bir çok farklı ürün ortaya çıkabiliyor. Uşak’ta bilgiye yeterince önem verilmediği için bu iş de yerinde sayıyor.
ALİ ARASLI//
Editör: Ali ARASLI