Kırma kusuru, tembellik gibi görme problemlerinin tanısının zamanında konulmasının çocukların okuldaki başarısını, okula alışmasını sağladığını ve ileride de yaşam kalitesini artırdığını belirten Uysal, “Çocukların 1 yaş öncesinde gözlerde ciddi bir sorun olup olmadığı yönünden değerlendirilmesi, 3 yaş öncesinde gözlerde kırma bozukluğu yönünden araştırılması, sonrasında da bozukluk zaman içerisinde gelişebileceği veya ilerleyebileceği için en azından yıllık kontrollerin yapılması gerekir. Okula yeni başlayacak çocukların ise mutlaka önceden göz muayenesine götürülmesi çok önemli” dedi. Uzağı görememe sorununa miyopi denildiğini kaydeden Uysal, özellikle dünyada gelişmiş bölgelerde yaşayan çocuklarda miyopi oranında artış görüldüğünü belirtti. Uysal, sınav odaklı eğitim sistemi, çocuklar arasında cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi cihazların kullanımının artması ve daha erken yaşlarda bu cihazların kullanılması, dışarıda geçirilen zamanın azalması ve güneşe daha az maruz kalınması gibi faktörlerin miyopide artışa sebep olduğunu ifade etti. Uysal, miyopinin kalıtsal olabileceği gibi ailesinde hiç göz bozukluğu olmayan çocuklarda da görülebildiğini belirterek, “Eski zamanlarla karşılaştırma yapıldığında muayene edilen çocuklarda miyopi artık daha küçük yaşlarda başlıyor ve daha yüksek derecelere ulaşıyor. Okul çağındaki çocuklarda tahtadaki yazıları görememe ya da bulanık görme şeklinde kendini belli edebiliyor. Miyopi derecesinde artışın çok yüksek olması gelecekte beraberinde ağ tabakasında yırtılma ve ayrılma (retina dekolmanı), sarı noktada bozulma (makülopati) gibi gelişme ihtimali olan hastalıkların görülmesinde de artışa yol açabiliyor” diye konuştu.
Hipermetropi, yani uzağı iyi görüp yakını bulanık görmenin beraberinde kişide baş ağrısı, gözlerde yorgunluk gibi şikayetleri getirebildiğinin altını çizen Uysal, “Küçük ve orta derecelerde çocuklarda belirgin şikayete yol açmasa da okumada güçlük, okurken kelime veya satır atlanması ve ders çalışma isteğinde azalmaya yol açabiliyor. Hastalığın fazla ilerlediği durumlarda hem uzak hem de yakın görmede bozulma olabilmekte. Bu da gözlerde tembellik (ambliyopi) dediğimiz bozukluğun olmasına yol açabiliyor” dedi. Astigmatizmada da uzak ve yakında çift görme, düz çizgilerde bir eğrileşme olduğunu söyleyen Uysal, “Düşük ve orta derecelerinde kişi nispeten hem yakın hem uzağı görür, ancak görüntü net olmuyor. Çocuklar devam eden bir baş ağrısından şikayet edebiliyorlar. Bu kişilerde görüntü net olmasa bile gerçek net görüntü olarak karşılaştırabileceği bir imaj olmaması sebebi ile gözlerinde bozukluğu fark edip şikayet edememekte. İleri seviyelerinde astigmatizma da gözlerde tembelliğe yani görme azlığına sebep oluyor. Astigmatı olan çocuklar, zaman zaman net görememe ve baş ağrısından şikayet edebiliyor. Bazen de hiçbir şikayetleri olmayabiliyor” şeklinde konuştu.
Ambliyopi olarak da anılan tembelliğin bir veya her iki gözde görmenin kalıcı azalması olarak bilindiğini kaydeden Uysal, şunları ifade etti: “Küçük yaşlarda göz bozukluğu olup bu rahatsızlık zamanında saptanmayıp tedavi edilmediğinde ortaya çıkıyor. Göz tembelliği, çocukluk çağı görme azlığının en sık nedenlerinin başında geliyor. Doğum ile 7 yaş arası çocukların göz tembelliğinde hassas dönem. Normalde çocuklarda özellikle bu yaşlar arasında her iki gözden berrak görüntünün beyindeki görme merkezine ulaşması gerekir. Ancak herhangi bir sebeple -bu gözlerde kayma, görme yollarında engel oluşturacak kapak düşüklüğü, saydam tabakada (kornea) bulanıklık, katarakt, gözün arkasında ağ tabakasında veya görme sinirinde problem olması gibi sebepler olabilir- beyine ulaşan görüntü her iki gözden eşit ve net ulaşamayacaktır. Aynı zamanda, tek veya her iki gözde olabilen ileri derecede kırma kusuru (yüksek miyopi, hipermetropi ve/veya astigmatizma) erken gelişimsel dönemde tedavi edilmez ise gözlerde tembellik gelişebilir. Bir gözde tembellik olduğunda beyine yeterli uyarı gitmemesi beyindeki ilgili merkezin kalıcı olarak iyi gelişmemesine ve tek veya iki gözde tembelliğe sebep olur. Tembellik veya göz bozukluğu olduğunda aileler bu durumu her zaman fark edemiyorlar. Eğer bozukluk tek gözde ise diğer gözü ile rahat gördüğü için çocuğun görmesinde bir şikayet olmuyor ve uzaktaki cisimleri dahi rahatlıkla görebildiklerini ifade edebiliyorlar. Ayrıca küçük çocukların kullandıkları görme genelde yakın çevre olduğu için eğer düşük derecelerde bozukluk varsa çocuk görememekten şikayet etmeyebiliyor.”
Editör: TE Bilişim